
Bir Vizyoner Hikayesi: Kim Jones
Bade Çakar
50 yılı aşkın süre markanın kadın giyim koleksiyonlarını hazırlayan Karl Lagerfeld’in ardından kreatif direktör oldunuz. Teklifi ilk aldığınızda neler hissettiniz?
Bir tasarımcı olarak Fendi’ye katılmak ve aynı zamanda Dior’daki çalışmalarımı sürdürmek benim için gerçek bir onurdu. Beni ailenin bir parçası olarak kabul ettiklerini hissediyorum.
Böyle hissetmeniz önemli çünkü Fendi aile kavramını önemseyen bir modaevi. Bu Romalı aileye nasıl uyum sağladınız?
Kapıdan içeri adımımı attığım ilk andan itibaren çok hızlı çalışmaya başladık, her şey çok organik ve hızlı ilerledi. Fendi’de aile bağları duygusu çok güçlü ve çalışma şekli çok işbirlikçi, bu yüzden onlarla çalışmayı seviyorum. Benim için Fendi aileyi temsil ediyor, nesilden nesile aktarılıyor ve ben bunu canlı tutmak istiyorum. Bu yüzden Delfina’nın da (Delettrez Fendi) aramıza katılmasını ve gelecek nesli temsil etmesini istedim.
Bu kadar kısa sürede sekiz koleksiyon hazırladınız…
Bu kesinlikle zorlayıcıydı ancak yüzleşmemiz gereken pandemi kısıtlamalarına rağmen bence çok şaşırtıcı şeyler yaratmayı başardık.
Aslında adınız erkek giyimi ile özdeşleşmişti. Şimdi kadın giyimde de gücünüzü gösteriyorsunuz. Bu yaratıcı süreçte karşılaştığınız en büyük zorluk ne oldu?
Kadın giyimde zor olan, olasılıkların çokluğu. Kafanız gerçekten karışabiliyor. Diğer yandan, konu kadın giyim olunca gerçekten yaratıcılıkta sınır yok.
Tasarım sürecinde ilham perileriniz kimler oluyor?
Benim ilhamım, hem tanıdığım hem de birlikte çalıştığım ve ihtiyaçlarını dinlediğim olağanüstü güçlü kadınlardan geliyor. Bir koleksiyonu düşündüğümde, Fendi ailesini, ne giydiklerini ve hayatlarının nasıl olduğunu düşünüyorum. Hepsi çok çalışıyor, kendi aileleri var
ve sosyal hayatlarına da devam ediyorlar. Günlük hayatı daha kolay ve daha keyifli hale getirebilecek görünümleri hayal etmekten zevk alıyorum.
Bu ihtiyaçlar sanırım sizi özgür hissettirme kavramına da yönlendiriyor. Bu hissiyatı, yarattığınız şık, sofistike ama aynı zamanda rahat kesim ve konforlu siluetlerde görebiliyoruz.
Fendi için vizyonum ve çalışmamın özü bu. Tamamen kadınların gücünü kutlama arzusuyla ilgili. Ne de olsa Fendi ailesinin temsil ettiği şey de bu. Farklı nesillerden çok güçlü, zeki kadınlardan oluşan bir grup.
Moda sektörünün yeni kurallarına göre, köklü modaevlerinin başarılarını sürdürmeleri neye bağlı?
Bence modaevinin köklerine ve ne anlatmak istediğine saygı duymak gerçekten önemli. Benim için her şey farklı bir bakış açısıyla katkıda bulunmakla ilgili. Olaylara dışarıdan bakmayı öğrendim. Marka için alışıyorum ve ne dediklerini dinliyorum. Önceliğim marka.
Fendi’de vermek istediğiniz mesaj nedir?
Fendi’nin günümüzde neyi temsil ettiğini tüm dünyaya duyurmak istiyorum; güçlü kadınlar, inanılmaz bir miras, eşsiz işçilik ve tabii ki aile.