
Yasemin Yazıcı’dan ALL’a özel açıklama: Aşk, paldır küldür gerçekleşen bir şey
Gösterişten uzak, olduğu gibi. Kendiyle barışık, donanımlı ve çalışkan. Gereksiz filtrelerden arınmış bir oyuncu Yasemin Yazıcı. Henüz yolun başında olmasına rağmen sektörün birçok bilmecesini çözmüş durumda. Ve kendisi, yakın markajımızda!
Sabahın erken saatlerinde sette kahvaltı yaparken enerji dolu bir ses geliyor kulağımıza. Sesin geldiği yöne dönüp baktığımızda ise içten gülümsemesiyle herkesi selamlıyor Yasemin Yazıcı. Bu selamlamayla birlikte eksik parçamız da tamamlanmış oluyor. 24 yaşındaki sempatik oyuncu hem stili hem karakteri ile çabasız bir uyum sağlıyor sete. Kendisini anlatırken ise oldukça candan ve samimi…
Hızlı bir yükseliş ile isminden başarıyla söz ettiriyorsun. Bu yükselişin arka planında yaşananları kısaca öğrenebilir miyiz?
Yurt dışında sosyal antropoloji eğitimi aldığım sırada edindiğim bakış açısı sayesinde aslında gerçek isteğimin hep hayallerimi süsleyen oyunculuk olduğunu fark etmiştim. Bu yönde çalışmalara başladım. Aslında bu yükseliş o kadar da tesadüfi olmadı diyebilirim. Çok istedim, çok çalıştım ve çok bekledim. İlk projem de hayallerime uygun bir şekilde “Son Yaz” gibi güzel bir proje oldu.
Pek çok karar aşamasında ailelerimizin desteğiyle ilerleriz. Oyunculuk serüveninde ailen seni nasıl yönlendirdi?
Küçükken utangaç ve kolay arkadaş edinemeyen bir çocuktum. Bunu kırmam için annem beni tiyatro kursuna yazdırdı. Oyunculuğu sadece bir hobi olarak görmekten vazgeçtiğimde ise ailem bu durumu onaylamadı. Babama göre bu bir meslek branşı değildi çünkü. Fakat kararlı bir şekilde yol almam, beni başarılı bir sonuca çıkarınca çok memnun oldular. Şu an benimle gurur duyuyorlar.
Yurt dışında aldığın eğitimler bu günlere gelmende önemli bir basamak olmalı…
İngiltere’de yaşadığım güzide deneyimler bana farklı kültürleri deneyimlemeyi, yabancı bir ülkede yaşamak suretiyle kendi ayaklarım üzerinde durmayı ve değişik bakış açılarına saygı duymayı öğretti. O günler sayesinde uluslararası bir insan olduğumu düşünüyorum.
Çoğu yeni nesil oyuncu kendini kanıtlamak için doğru projeyi bekliyor. Daha ilk projede kendini kanıtlamış biri olarak kendini şanslı hissediyor musun?
Daha ilk projemde kendimi kanıtladığımı düşünmen gurur okşayıcı ama bu sadece buz dağının görünen kısmı. Birçok audition çektim, atölyeye gittim. İlk projemin güzel bir proje olması için ajansım Gaye Sökmen ile ince eleyip sık dokuduk. Şans hazırlıklı olandan yana diye bir söz var. Ben de o şans gelene kadar hazırlandım.
Oyuncular rol yapma konusunda başarılı olsa da objektife poz verirken zorlanabiliyor. Sen oldukça rahatsın. Peki normal hayatında da rahat ve böyle enerji dolu bir insan mısın?
Hayata olumlu tarafından bakmayı tercih edenlerdenim. ‘Her işte bir hayır vardır’ sözü resmen mottom. İnsanların içindeki iyiliğe inanırım. Bu da galiba beni pozitif enerjili biri yapıyor. Beni doğduğumdan beri tanıyan arkadaşım Deniz’den beni tanımlamasını istedim. Cevabı ise “Heyecanlı, sevimli, empati yeteneği yüksek ve duygusal” oldu.
Genelde bir serüvene başlarken aklımızda atacağımız adımları hesaplarız. Sen kariyerin için nasıl bir planlama yapıyorsun?
Bir Başak burcu olarak listelemeyi ve planlamayı seven bir insan olsam da, hayat sen planlar yaparken başına başka şeyler getirebiliyor. Özellikle oyunculuk, planlar yapılabilecek bir serüven değil bence. Sonuçta oyuncu büyük bir proje çarkının dişlisi. Ben ancak isteklerimi, arzularımı ve hayallerimi belirleyebilirim. Bunların haricinde çok otonom değilim. Bu işin de imtihanı bu benim için.
Oyunculuk için estetik bir görünüme sahip olmanın gerekliliğine inanıyor musun?
Estetik algısı tarih boyunca ve en önemlisi kişiden kişiye değişen bir kavram. Çağdaş toplum baskısı göreceli algılarımızı tek tipleştirmeye başladı. Bu yüzden “oyunculuk için estetik görünüme sahip olma gerekliliği” bir akım ya da dayatma olabilir. Aslında oyuncu olmak için estetik bir görünüme değil, başka niteliklere sahip olmak gerekiyor. Enerji de bu niteliklerin başını çekiyor.
Biliyoruz ki hiçbir başarı kolay elde edilmiyor. Sen de bunun farkında biri olarak şimdiye kadar kendine nasıl yatırımlar yapmayı seçtin?
Kendime yatırım olarak bütünsel ve hümanist eğitim anlayışını benimsedim. Yani ruhun, bedenin ve zihnin uyumlu olduğu ve her zaman daha fazlasını keşfetmeye itecek bir nevi çoğul bir eğitim şekli. Farklı alanlarda da eğitimler aldım, vücuduma iyi davrandım, sosyal bilimler üzerinde çalıştım, empati yeteneğimi geliştirdim, sergilere gittim, kitaplar okudum, filmler izledim, oyunlar izledim, araştırmalar yaptım ve daha bir sürü şey.
Sosyal medyada aktif rol oynayan oyuncular yeni bir karakter ile seyirci karşısına çıktığında inandırıcılığını kaybedebiliyor. Sen durumu nasıl yorumluyorsun?
Aslında tam olarak katılmadığım isimler var. Enis Arıkan ve Ezgi Mola sosyal medyayı çok aktif kullanan oyuncular arasında yer almalarına rağmen biri Camdaki Kız’ın Muzo’su, diğeri ise Masumlar Apartmanı’nın Safiye’si. Her ikisi de bizi gayet inandırdı diye düşünüyorum.
Günlük rutinlerin içinde neler var?
Sosyal hayatımıza belli kısıtlamalar getirdiğimiz bu pandemi döneminde, herkes ne yapıyorsa ben de az çok onu yapıyorum. Sabah kalkıyorum, ailemle kahvaltı ediyorum, kedimle ilgileniyorum, cilt bakımı yapıyorum, spora gidiyorum, mümkün olduğunca samimi arkadaş grubumla sosyalleşmeye çalışıyorum, sosyal medyada zaman geçiriyorum, dizi veya film izliyorum. Genel hatlarıyla günlük rutinim böyle. Projem olduğu zaman ezber ve senaryo çalışması yapıp sete gidiyorum. Projem olmadığı zaman ise ikinci işim olan sağlık turizmiyle ilgileniyorum. Dönemsel olarak farklı hobiler ediniyorum. Bu ara özellikle sayılarla boyama ve fonksiyonel antrenmana sardım. Bunlarla uğraşmak bana iyi geliyor.
Yeni bir yola çıkarken daha çok kalbini mi yoksa mantığını mı dinliyorsun?
Aslında hem sezgileri güçlü hem de çok duygusal bir insanım. Duygularımın bana hata yaptıracağından korkup sürekli mantığımı kullanıyorum. Aksi gibi o duygularım da sonra gelip ayağıma dolanıyor.
Peki ya aşk hayatında kendini genellikle hangi yönde ilerlerken buluyorsun?
Bir önceki soruyla bağlantılı bu. İlişkilerimde çok duygusal biriyim. İlişkide bir bakış açın varsa zaten duygusal birisi değilsindir. Aşk, paldır küldür gerçekleşen bir şey sonuçta.
Günlük stilimiz günün enerjisini etkileyebiliyor. Kombinlerini oluştururken nelere dikkat ediyorsun?
Sanırım kıyafetlerin içinde iyi hissetmenin altın kural olduğu “effortless chic” denen bir tarzım var. Vücudumu tanıyor, bana ve yaşam tarzıma neyin uygun olduğunu biliyorum. Şık ama sade kombinler favorim. Trendlere bağlı kalmıyor ve gardırobuma sadece kaliteli klasikleri sokmayı tercih ediyorum. İyi bir görünüm elde etmek için iyi temellere ihtiyacımız var. Küçük siyah elbise, deri ceket, trençkot gibi yıllarca gardırobumda saklayabileceğim zamansız parçalar favorim. Onları yeniden kendi aralarında eşleştirmek zahmetsiz ama etkili bir kombini ortaya çıkarıyor.
Taze bir heyecanın var. Netflix’te başlayacak yeni bir projede yer alıyorsun…
Netflix’te başlayacak olan yeni filmimizin adı “Aşk Taktikleri”. Adından da anlaşılacağı üzere bir romantik komedi. Yüksek enerjili ve kaliteli bir ekip ile büyüleyici bir coğrafyada, kalbimizi koyarak, çok eğlenceli bir çalışma gerçekleştirdik. Benimle taban tabana zıt bir karakter canlandırdığım için de ayrı heyecanlıyım. Projeye dair bu kadar ipucu verebilirim.
Fotoğraf Baturalp Yılmaz
Moda Editörü Juliana Açıkgöz
Saç Mert Pekgüzel
Makyaj Hidayet Korkmaz